Suit's Ne Demek - İngilizce Sözlük

Suit's

"suit's" teriminin Türkçe anlamları:

  • Havacılık (n.): basınçlı acil durum elbisesi
  • Havacılık (n.): basınç elbisesi
  • Havacılık (n.): buharla soğutmalı havalandırma elbisesi
  • Havacılık (n.): böyle kanununa uygun basınç elbisesi
  • Havacılık (n.): dalış elbisesi
  • Havacılık (n.): eğilmez basınç tulumu
  • Havacılık (n.): g elbisesi
  • Havacılık (n.): hava soğutmalı giysi
  • Havacılık (n.): konveksiyon soğutmalı elbise
  • Havacılık (n.): komple basınç tulumu
  • Havacılık (n.): koruyucu elbise
  • Havacılık (n.): koruyucu tulumu
  • Havacılık (n.): yüksek basınç elbisesi
  • Otomotiv (n.): ateşe dayanıklı giysi
  • Otomotiv (n.): yarış tulumu
  • Kart (n.): tüm kartları koz olan deste
  • Kart (n.): takım
  • Günlük Konuşma Dili (v.): kitabına uydurmak
  • Günlük Konuşma Dili (v.): planlarına uymak
  • Günlük Konuşma Dili (v.): uymak
  • Günlük Konuşma Dili (v.): uygun gelmek
  • Günlük Konuşma Dili (n.): polis
  • Günlük Konuşma Dili (n.): polis memuru
  • Günlük Konuşma Dili (n.): şık/modaya uygun takım elbise
  • Günlük Konuşma Dili (adj.): çıplak
  • Günlük Konuşma Dili (adj.): tamamen çıplak
  • Günlük Konuşma Dili (adj.): anadan üryan
  • Günlük Konuşma Dili (adj.): dımdızlak
  • Günlük Konuşma Dili (adj.): cavlak
  • Günlük Konuşma Dili (adj.): çıplak
  • Günlük Konuşma Dili (adj.): tamamen çıplak
  • Günlük Konuşma Dili (adj.): anadan üryan
  • Günlük Konuşma Dili (adj.): dımdızlak
  • Günlük Konuşma Dili (adj.): cavlak
  • Günlük Konuşma Dili (adj.): çıplak
  • Günlük Konuşma Dili (adj.): tamamen çıplak
  • Günlük Konuşma Dili (adj.): anadan üryan
  • Günlük Konuşma Dili (adj.): dımdızlak
  • Günlük Konuşma Dili (adj.): cavlak
  • Günlük Konuşma Dili (expr.): anadan doğma
  • Günlük Konuşma Dili (expr.): anadan üryan
  • Günlük Konuşma Dili (expr.): çırılçıplak
  • Günlük Konuşma Dili (expr.): çırılçıplak halde
  • Günlük Konuşma Dili (expr.): cıbıldak
  • Günlük Konuşma Dili (expr.): dediğini yap
  • Günlük Konuşma Dili (expr.): çıplak
  • Günlük Konuşma Dili (expr.): keyfin bilir
  • Günlük Konuşma Dili (expr.): paşa gönlün bilir
  • Günlük Konuşma Dili (expr.): sözünle yaptığın bir olsun
  • Günlük Konuşma Dili (expr.): kendin bilirsin
  • Yaygın Kullanım (v.): uygun olmak
  • Yaygın Kullanım (v.): uymak
  • Yaygın Kullanım (v.): uygun gelmek
  • Yaygın Kullanım (v.): dava açmak
  • Yaygın Kullanım (n.): eşofman
  • Yaygın Kullanım (n.): takım elbise
  • Yaygın Kullanım (n.): takım
  • Bilgisayar (n.): elektronik giysi
  • İnşaat (n.): işçi tulumu
  • İnşaat (n.): sert başlık takımı
  • Çevre (n.): biyolojik korumalı uzay giysisi
  • Çevre (n.): kimyasal korunma elbisesi
  • Çevre (n.): kimyasal korumalı uzay giysisi
  • Çevre (n.): kimyasal korumalı giysi
  • Çevre (n.): tam koruyucu giysi
  • Futbol (n.): iş elbisesi
  • Futbol (n.): işçi tulumu
  • Futbol (n.): tulum
  • Genel (v.): durmak
  • Genel (v.): açmak
  • Genel (v.): denk gelmek
  • Genel (v.): uygun düşmek
  • Genel (v.): aynı şeyi yapmak
  • Genel (v.): memnun etmek
  • Genel (v.): dava açmak
  • Genel (v.): aynı şeyi yapmak
  • Genel (v.): iskambilde aynı renkten oynamak
  • Genel (v.): adamı olmak (bir şeyin)
  • Genel (v.): iyi gelmek
  • Genel (v.): gitmek
  • Genel (v.): uyuşmak
  • Genel (v.): yaramak
  • Genel (v.): yakışmak
  • Genel (v.): iyi gitmek
  • Genel (v.): uygun gelmek
  • Genel (v.): yaraşmak
  • Genel (v.): bağdaşmak
  • Genel (v.): dava açmak
  • Genel (v.): hoşuna gitmek
  • Genel (v.): gelmek
  • Genel (v.): tamı tamına uymak
  • Genel (v.): taklit etmek
  • Genel (v.): uydurmak
  • Genel (v.): çok yakışmak
  • Genel (v.): (birine) göre olmak
  • Genel (v.): uyum sağlamak
  • Genel (v.): kendi istediği gibi yapmak
  • Genel (v.): uyum sağlamak
  • Genel (v.): ayak uydurmak
  • Genel (v.): uymak
  • Genel (v.): birisinin davranışını tekrarlamak
  • Genel (v.): zevkine/ihtiyacına göre olmak
  • Genel (v.): (bir şeyi) (başka bir şeye) uygun bir hale getirmek
  • Genel (v.): yakışmak
  • Genel (v.): uygun olmak
  • Genel (v.): (elbise) (birine) göre olmak
  • Genel (v.): işine yaramak
  • Genel (v.): kişiliğine uymamak
  • Genel (v.): aynı hareketi yapmak
  • Genel (v.): taklit etmek
  • Genel (v.): aynı renkten oynamak
  • Genel (v.): -i dava etmek
  • Genel (v.): -i dava etmek
  • Genel (v.): tam anlamıyla örtüşmek
  • Genel (v.): uygun bir hale getirmek (bir başka şeye)
  • Genel (v.): uygun düşürmek
  • Genel (v.): olmak
  • Genel (v.): dava açmak
  • Genel (v.): çok yakışmak
  • Genel (v.): uygun olmamak
  • Genel (v.): uygun düşmemek
  • Genel (v.): takım giymek
  • Genel (v.): takım giyinmek
  • Genel (v.): takım elbise giymek
  • Genel (v.): bir takım elbise satın almak
  • Genel (v.): dava açmak
  • Genel (v.): bir kuruma karşı dava açmak
  • Genel (v.): mevcut takımla aynı türden bir kart oynamak
  • Genel (n.): frak
  • Genel (n.): bagaj taşıyıcı
  • Genel (n.): tulum giysi
  • Genel (n.): üç parça elbise
  • Genel (n.): babalık davası
  • Genel (n.): kur
  • Genel (n.): zırh takımı
  • Genel (n.): istek
  • Genel (n.): iki parçalı elbise
  • Genel (n.): kostüm
  • Genel (n.): elbise
  • Genel (n.): kapama
  • Genel (n.): takım elbise
  • Genel (n.): tulum
  • Genel (n.): uzay elbisesi
  • Genel (n.): erkek takımı
  • Genel (n.): iki veya daha fazla parçadan oluşan giysi
  • Genel (n.): tek
  • Genel (n.): sorunca
  • Genel (n.): dalgıç elbisesi
  • Genel (n.): takım elbise (erkek için)
  • Genel (n.): rica
  • Genel (n.): gündelik elbise
  • Genel (n.): döpiyes (kadın için)
  • Genel (n.): mayo
  • Genel (n.): ince çizgili takım elbise
  • Genel (n.): boşanma davası
  • Genel (n.): frak
  • Genel (n.): dalgıç giysisi
  • Genel (n.): tulum
  • Genel (n.): pantolon
  • Genel (n.): takım elbise
  • Genel (n.): kur yapma
  • Genel (n.): mayo
  • Genel (n.): takım
  • Genel (n.): giysi
  • Genel (n.): yazlık
  • Genel (n.): evlenme teklifi
  • Genel (n.): kadın mayosu
  • Genel (n.): işçi tulumu
  • Genel (n.): dalgıç kıyafeti
  • Genel (n.): hukuk davası
  • Genel (n.): döpiyes
  • Genel (n.): hukuk davası
  • Genel (n.): günlük erkek takımı
  • Genel (n.): tayyör
  • Genel (n.): dava
  • Genel (n.): eşofman
  • Genel (n.): eşofman
  • Genel (n.): ısmarlama elbise
  • Genel (n.): kuyruklu ceket
  • Genel (n.): resmi kıyafet
  • Genel (n.): eşofman
  • Genel (n.): havalı takım elbise
  • Genel (n.): sımsıkı elbise
  • Genel (n.): sımsıkı elbise
  • Genel (n.): iskambil destesi
  • Genel (n.): deste
  • Genel (n.): elbise takımı
  • Genel (n.): damatlık
  • Genel (n.): takım elbiseli adam
  • Genel (n.): eşofman
  • Genel (n.): kral dairesi
  • Genel (n.): özellikle düğün vb. gibi davetlerde giyilen resmi kıyafet
  • Genel (n.): (özellikle düğün vb. gibi davetlerde giyilen) resmi elbise/smokin/takım elbise
  • Genel (n.): takım elbiseli bir adam
  • Genel (n.): (genelde iş adamlarının giydiği) modaya uygun/şık takım elbise
  • Genel (n.): eşofman
  • Genel (n.): palyaço kıyafeti
  • Genel (n.): palyaço elbisesi
  • Genel (n.): savaş zırhı
  • Genel (n.): (savaşlarda giyilen) zırh
  • Genel (n.): savaş zırhı
  • Genel (n.): (savaşlarda giyilen) zırh
  • Genel (n.): ödünç takım elbise
  • Genel (n.): eşofman üstü
  • Genel (n.): damatlık
  • Genel (n.): takım elbise çantası
  • Genel (n.): yanmaz elbise
  • Genel (n.): kar tulumu
  • Genel (n.): kayak tulumu
  • Genel (n.): sert dalış giysisi
  • Genel (n.): özel hazırlanmış takım elbise
  • Genel (n.): özel yapım takım elbise
  • Genel (n.): ısmarlama takım elbise
  • Genel (n.): tüm vücudu kaplayan dar kıyafet
  • Genel (n.): briçte ve vistte elinde yüksek kartlar bulundurma
  • Genel (n.): botun içine sokulmuş tulumdan oluşan ve çabuk giyilebilen itfaiyeci giysisi
  • Deyimler (v.): ayağını yorganına göre uzatmak
  • Deyimler (v.): ayak uydurmak
  • Deyimler (v.): birinin kuvvetli noktası olmak
  • Deyimler (v.): birinin güçlü noktası olmak
  • Deyimler (v.): cuk oturmak
  • Deyimler (v.): çok iyi uymak
  • Deyimler (v.): eldiven/çorap gibi uymak
  • Deyimler (v.): forma giymek
  • Deyimler (v.): hitap etmek (bir şeyin birine hitap etmesi)
  • Deyimler (v.): işine gelmek
  • Deyimler (v.): işine gelmek
  • Deyimler (v.): söyledikleriyle yaptıkları birbirine uymak
  • Deyimler (v.): tam (birine) göre olmak
  • Deyimler (v.): (birine) tam uymak
  • Deyimler (v.): tam benlik, senlik
  • Deyimler (v.): tam (birine) uygun olmak
  • Deyimler (v.): (birine) cuk oturmak
  • Deyimler (n.): arayıp da bulamadığı şey
  • Deyimler (n.): birine tam uyan şey
  • Deyimler (n.): otoriter görünüp içi fos olan kişi
  • Deyimler (n.): önemli görünen ama aslında bir meziyeti olmayan kişi
  • Deyimler (n.): beceriksiz yönetici
  • Deyimler (n.): etkisiz yönetici
  • Deyimler (n.): koftiden yönetici
  • Deyimler (n.): sözde/görünürde yönetici
  • Deyimler (n.): içi boş insan
  • Deyimler (n.): göründüğü gibi olmayan kişi
  • Deyimler (n.): beceriksiz kişi
  • Deyimler (n.): şarlatan
  • Deyimler (n.): sahtekar
  • Deyimler (n.): koftiden kişi
  • Deyimler (adv.): (birine) sakız gibi yapışma
  • Deyimler (adv.): (birinin) gölgesi gibi yanından ayrılmama
  • Deyimler (adv.): (birine) sülük gibi yapışma
  • Deyimler (expr.): anadan doğma
  • Deyimler (expr.): anadan doğma
  • Deyimler (expr.): anadan üryan
  • Deyimler (expr.): çıplak
  • Deyimler (expr.): çırılçıplak
  • Deyimler (expr.): özün sözün bir olsun
  • Deyimler (expr.): söylediğinle yaptığın birbirine uymalı
  • Hukuk (v.): yasak işlem başlatmak
  • Hukuk (v.): babalık davası açmak
  • Hukuk (v.): dava açmak
  • Hukuk (v.): dava ikame etmek
  • Hukuk (v.): davacı olmak
  • Hukuk (v.): davayı reddetmek
  • Hukuk (v.): dava açmak
  • Hukuk (v.): devlete dava açmak
  • Hukuk (v.): dava etmek
  • Hukuk (v.): dava açmak
  • Hukuk (v.): dava açmak
  • Hukuk (v.): dava açmak
  • Hukuk (v.): dava açmak
  • Hukuk (v.): davaya bakmak
  • Hukuk (v.): davayı görmek
  • Hukuk (v.): devlete karşı dava açmak
  • Hukuk (v.): dava açmak
  • Hukuk (v.): sorunca açmak
  • Hukuk (v.): tazminat davası açmak
  • Hukuk (v.): yürütmeyi durdurma istemiyle dava açmak
  • Hukuk (n.): emsal teşkil eden dava
  • Hukuk (n.): emsal dava
  • Hukuk (n.): askıda kalan dava
  • Hukuk (n.): babalık davası
  • Hukuk (n.): babalık davası
  • Hukuk (n.): boşanma davası
  • Hukuk (n.): boşanma davası
  • Hukuk (n.): boşanma davası masraflarını karşılamak için eşin kocasından talep edebileceği para
  • Hukuk (n.): borçlunun ipotekle bağlanan gayrimenkul üzerinde sahip olduğu hakkın kaldırılmasına dair dava
  • Hukuk (n.): bir iftiraya karşı açılan dava
  • Hukuk (n.): ceza davası
  • Hukuk (n.): çıkar çatışması davası
  • Hukuk (n.): çıkar davası
  • Hukuk (n.): ceza davası
  • Hukuk (n.): davanın düşmesi
  • Hukuk (n.): dava ikame etme
  • Hukuk (n.): davanın reddi
  • Hukuk (n.): davaya konu
  • Hukuk (n.): dava hakkı
  • Hukuk (n.): davanın reddi kararı
  • Hukuk (n.): davadan vazgeçme
  • Hukuk (n.): davayı yenileme
  • Hukuk (n.): dava
  • Hukuk (n.): dava
  • Hukuk (n.): davanın beklemesi
  • Hukuk (n.): davadan vazgeçme
  • Hukuk (n.): emsal dava
  • Hukuk (n.): fesih davası
  • Hukuk (n.): farklı bir bölgede başka bir dava açmama emri
  • Hukuk (n.): geçici tedbir nafakası
  • Hukuk (n.): gayrimenkul istirdat davası
  • Hukuk (n.): hakaret davası
  • Hukuk (n.): hakaret davası
  • Hukuk (n.): hukuk davası
  • Hukuk (n.): hukuk davası
  • Hukuk (n.): hukuk davası
  • Hukuk (n.): iki taraflı dava
  • Hukuk (n.): ihmalkarlık davası
  • Hukuk (n.): iptal davası
  • Hukuk (n.): ihlal davası
  • Hukuk (n.): iptal davası
  • Hukuk (n.): idari dava
  • Hukuk (n.): icra davası
  • Hukuk (n.): ihmal davası
  • Hukuk (n.): iptal davası
  • Hukuk (n.): izale-i şüyu davası
  • Hukuk (n.): iptal davası
  • Hukuk (n.): ipotek hakkının düşürülmesi için açılan dava
  • Hukuk (n.): içtinap davası
  • Hukuk (n.): kamu davasını yürütme
  • Hukuk (n.): kamu davasını açma
  • Hukuk (n.): kamu davası
  • Hukuk (n.): mahkemede dava açma
  • Hukuk (n.): mahkeme masrafı
  • Hukuk (n.): mülkiyet hakkını tanıtma davası
  • Hukuk (n.): mesleki hata davası
  • Hukuk (n.): meni muhakeme
  • Hukuk (n.): mukabil dava
  • Hukuk (n.): model davası
  • Hukuk (n.): meni muhakeme kararı
  • Hukuk (n.): nesep davası
  • Hukuk (n.): rehnin paraya çevrilmesi davası
  • Hukuk (n.): sırf zarar verme amacıyla açılan dava
  • Hukuk (n.): sulh hukuk davası
  • Hukuk (n.): tali dava
  • Hukuk (n.): tröst aleyhtarı dava
  • Hukuk (n.): tröst aleyhine açılan dava
  • Hukuk (n.): tazminat davası
  • Hukuk (n.): taksim davası
  • Hukuk (n.): tedbir nafakası
  • Hukuk (n.): tazminat davası
  • Hukuk (n.): vergi mükellefinin açtığı dava
  • Hukuk (n.): vatandaş davası
  • Hukuk (n.): uzlaşma sonucunda açılan dava
  • Hukuk (n.): vergi mükellefi davası
  • Hukuk (n.): zarar ziyan davası
  • Denizcilik (n.): boyun ve ayakla kol bileklerinde bulunan kapanır kısımlar yardımıyla dalgıcı kuru tutan dalgıç kıyaf
  • Denizcilik (n.): dalgıç kıyafeti
  • Denizcilik (n.): gemici takımı
  • Denizcilik (n.): havalı dalış elbisesi
  • Denizcilik (n.): suyu geçirmeyen koruyucu kauçuk dalış elbisesi
  • Denizcilik (n.): su geçirmez elbise
  • Denizcilik (n.): yelken takımı
  • Askeri (n.): basınçlı elbise
  • Askeri (n.): basınçlı uçuş kombinezonu
  • Askeri (n.): g önleyici elbise
  • Askeri (n.): g elbisesi
  • Askeri (n.): tank giysisi
  • Askeri (n.): uçuş tulumu
  • Askeri (n.): uçuş elbisesi
  • Askeri (n.): uçuş elbisesi
  • Askeri (n.): uçuş kombinezonu
  • Askeri (n.): uçuş tulumu
  • Askeri (n.): uçuş kombinezonu
  • Askeri (n.): yer çekimini önleyen elbise
  • İfadeler (expr.): anadan doğma
  • İfadeler (expr.): anadan üryan
  • İfadeler (expr.): çıplak
  • İfadeler (expr.): çırılçıplak
  • Argo (v.): takım elbise giymek
  • Argo (v.): takımları çekmek
  • Argo (n.): güçlü noktası/yönü
  • Argo (n.): ilgi alanı
  • Argo (n.): iyi olduğu alan
  • Argo (n.): smokin
  • Argo (n.): uğraş
  • Argo (n.): yetkinlik
  • Argo (n.): yetenek
  • Argo (expr.): sülük/kene/sakız gibi yapışmış
  • Argo (expr.): bok böceği gibi yapışmış
  • Konuşma (expr.): bu pantolona uyacak ceketiniz var mı?
  • Konuşma (expr.): bu (pek) işime gelmiyor/hoşuma gitmedi
  • Konuşma (expr.): birbirinize çok yakışıyorsunuz (iki sevgili için)
  • Konuşma (expr.): bu (pek) işime gelmiyor/hoşuma gitmedi
  • Konuşma (expr.): işine gelirse
  • Konuşma (expr.): işime gelmez
  • Konuşma (expr.): nasıl istersen!
  • Konuşma (expr.): keyfin bilir
  • Konuşma (expr.): pek yakışmadı/bana pek gitmedi
  • Konuşma (expr.): pek yakışmadı/bana pek gitmedi
  • Konuşma (expr.): sana uyar mı?
  • Konuşma (expr.): sen bilirsin
  • Konuşma (expr.): sen nasıl istersen
  • Konuşma (expr.): sana uydular
  • Konuşma (expr.): takım elbisene uymuyor
  • Konuşma (expr.): yemeğe takım elbise ile geldi
  • Konuşma (expr.): yemeğe takım elbise giyip geldi
  • Spor (n.): eşofman
  • Teknik (v.): uygun olmak
  • Teknik (v.): uymak
  • Teknik (n.): asbest giysi
  • Teknik (n.): asbestos elbise
  • Teknik (n.): basınç koruma giysisi
  • Teknik (n.): basınçlı elbise
  • Teknik (n.): eşofman
  • Teknik (n.): günlük erkek takımı
  • Teknik (n.): iş elbisesi
  • Teknik (n.): iş elbisesi
  • Teknik (n.): kostum
  • Teknik (n.): mayo
  • Teknik (n.): monokini
  • Teknik (n.): pilot ve astronotların giydiği hızlanma etkisini azaltacak takım
  • Teknik (n.): radyasyon elbisesi
  • Teknik (n.): su elbisesi
  • Teknik (n.): takım elbise
  • Teknik (n.): tulum
  • Teknik (n.): tuzlu çözelti
  • Teknik (n.): tayyör
  • Teknik (n.): tehlikeli maddelere karşı koruyucu elbise
  • Teknik (n.): takım
  • Teknik (n.): tuzlu eriyik
  • Teknik (n.): tek parça mayo
  • Teknik (n.): tehlikeli maddelere karşı koruyucu elbise
  • Teknik (n.): yanmaz elbise
  • Teknik (n.): yangına dayanır elbise
  • Teknik (n.): yer çekimine dayanaklı elbise
  • Teknik (n.): yanmaz giysi
  • Teknik (n.): yer çekimine dayanaklı elbise
  • Tekstil (n.): tek parça streç giysi
  • Tekstil (n.): döpiyes
  • Tekstil (n.): döpiyes
  • Tekstil (n.): kadınlar için pantolon ceket takım
  • Tekstil (n.): bayan pantalonlu tayyör
  • Tekstil (n.): büro giyisisi
  • Tekstil (n.): erkek takım elbise
  • Tekstil (n.): ekoseli takım elbise
  • Tekstil (n.): elbise astarı
  • Tekstil (n.): elbise torbası
  • Tekstil (n.): frak
  • Tekstil (n.): frak yeleği
  • Tekstil (n.): kayak giysisi
  • Tekstil (n.): kostüm
  • Tekstil (n.): koşu giysisi
  • Tekstil (n.): lacivert takım elbise
  • Tekstil (n.): mayo
  • Tekstil (n.): pantolonlu takım
  • Tekstil (n.): tayyör
  • Tekstil (n.): takım
  • Tekstil (n.): takım elbise
  • Tekstil (n.): üç parça takım
  • Tekstil (n.): (bayanlar için) pantolon ceket takım
  • Tekstil (n.): (erkek için) takım elbise
  • Tekstil (n.): (kadın için) döpiyes
  • Turizm (n.): başkanlık süiti
  • Turizm (n.): daire
  • Turizm (n.): kral süiti
  • Turizm (n.): kral süiti
  • Ticaret / Ekonomik (v.): her keseye uygun olmak
  • Ticaret / Ekonomik (n.): borç davası
  • Ticaret / Ekonomik (n.): dava
  • Ticaret / Ekonomik (n.): dava, talep veya soruşturma
  • Ticaret / Ekonomik (n.): dava
  • Ticaret / Ekonomik (n.): fesih davası
  • Ticaret / Ekonomik (n.): iş elbisesi
  • Ticaret / Ekonomik (n.): tröste karşı açılan dava
  • Ticaret / Ekonomik (n.): vergi davası

Ayrıca Bakınız

Sözlük Terim Anlamı

Nedir - Ne Demek

Atasözleri ve Deyimler

Telaffuz Okunuşu

İngilizce Sözlük Çeviri

Nasıl Okunur

Turkish Terms

Yayınlanma: Güncellenme:

Bu site genel internet kaynaklarından alınan bilgiler içerir. Kullanım sorumluluğu size aittir. Materyal sahiplerine ait olan içeriklerin, logoların ve telif ihlaliyle ilgili sorumluluğu ilgililere aittir. Bilgilerin doğruluğu ve güncelliği garanti edilmez. Hatalı veya eksik bilgiler için bize iletişim yoluyla bildirin.